MAG Dergi
Fonksiyonel Alanlar ve Rahat Mekanlar
Artera İç Mimarlık firmasının kurucusu Uğur Batur yurt içinde ve yurt dışında ulaştıkları başarılı profillerini nelere borçlu olduklarından bahsediyor…
Başarılı projelere imza atan Artera İç Mimarlık’ın marka yolculuğu nasıl gelişti?
Mesleğe adım atmam aslında 2000 yılında -deprem sonrası- inşaatı başlayan “Yalova Deprem Konutları” ile başladı. Ardından MNG bünyesindeki pek çok otel ve binanın çizimlerinde çalıştım. Bu birikimim ile 2004 yılında, Division Mimarlık ve İç Mimarlık firmasını kurdum. 2008 yılında işlerimizi iç mimarlık alanında daha da geliştirmek için Division Mimarlık firmasındaki ortaklığımdan ayrılıp Artera Mimarlık ve İç mimarlık firmasını kurdum… Aslında bu bir tutku… Bir şeyler yaratıyor olmak ve iş bittikten sonra müşterinizi memnun edebiliyor olmak işin en keyifli kısmı. İşinizi severek ve keyifle yaptığınızda zaten markalaşmaya doğru gidiyor oluyorsunuz. Markalaşma da sizi daha çok çalışmaya, kazandığınızı gelişime yatırmaya ve en önemlisi hayallerinizi gerçekleştirebilmenin hazzına ulaştırıyor.
Mesleğinize sizi yönlendiren ne oldu? Bu noktaya gelene kadar yaşadığınız süreci dinleyelim…
Ben çocukluğumdan beri, teknik resme karşı hep ilgi duydum. O yıllarda, bizleri yönlendiren danışmanlar okullarda yoktu, ancak ailem en büyük destekçim ve şansımdı. Onlar, beni hem meslek seçimim konusunda serbest bıraktı hem de çok doğru yönlendirdi. Ted Koleji’nden mezun olduğumda -1993 yılında- üniversite eğitimim için Amerika’ya gittim. Türkiye’ye döndükten sonra, pek çok yerde çalışıp ardından kendi şirketimi kurunca gördüm ki; işin en keyifli kısmı tasarımdı. Bu duygu ağır basınca Artera İç mimarlık olarak biz de, iç mimarlık alanında uzmanlaşmaya başladık.
Ne tür projelere imza atıyorsunuz?
Başlarda ev projeleri ağırlıktaydı; genelde ev ve villa tasarlıyorduk. Sonra iş yerleri konusunda talepler artınca biz de iş alanımızı genişletmeye başladık ve zamanla bir de baktık ki, piyasada adından söz ettirecek kadar iddialı pek çok ofis, kafe bar, bistro, restoran yapmışız. Hatta son dönemlerde muayenehane ve hastane işleri de tamamladık. Aslında bu yaptığımız yerler konusunda beni en çok mutlu eden, bu mekanların, iş yerlerinin hala ticaret hayatına devam ediyor olmasıydı… Demek ki öyle güzel unsurları harmanlayıp bu projelere uygulamışız ki, bunlar ticari anlamda da doğru hamleler olmuş.
Artera İç Mimarlık’ı benzerlerinden ayıran özellikler nelerdir?
Biz tasarımcı kaprisinden uzak, müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutan bir firmayız. Hatta biz bu müşteri memnuniyeti olayını öyle üç noktalara taşıdık ki pek çok müşterimizle artık aile gibi olduk. Ailece görüştüğümüz pek çok müşterimiz var. Hatta bir gün doğum günü için annemi götürdüğüm bir mekanda mekan sahibine annem teşekkür ederken, mekan sahibi şöyle dedi: “Esas biz size teşekkür ederiz, böyle bir evlat yetiştirdiğiniz için. Artık o ailemizden biri ve burası onun mekanı. Ne zaman nasıl isterseniz bu restoran sizindir…” Bu olaydan sonra çıkışta annem bana döndü ve “bana pek çok pahalı hediyeden daha büyük bir hediye verdin, sana teşekkür ederim.” dedi. İşte bu paranın satın alamayacağı bir keyifti. Yani kısacası para bizim için hep en son planda oldu. Sadece işimizi devam ettirebilmek için bir araç oldu. İşte en büyük farkımız budur.
Projelerinizde en çok üzerinde durduğunuz detaylar neler oluyor?
Yazılı ve görsel basında çıkan bütün röportajlarımda dediğim gibi, en önemli şey fonksiyondur. Siz planı doğru çözerseniz o mekan rahat çalışır. Rahat çalışan her mekan, içindekileri rahat ettirir ve uzun ömürlü olur ardından tasarım gelir. Tasarımsal anlamda da en önemlisi benim için, girişler ve tuvaletlerdir. Girişler çok önemlidir, çünkü o sizin misafirlerinize “hoş geldin” deme şeklinizdir. Bu mekan, ev de olabilir iş yeri de… Bence hiçbir farkı yok çünkü biz, misafirperver bir toplumuz. İşte tam da bu yüzden misafirimize en doğru şekilde “hoş geldin” demeliyiz. İkinci ama en az onun kadar önem verdiğim yer ise; tuvaletlerdir. Bu da aslında misafirlerinize ne kadar temiz olduğunuzu anlatan, onların hijyen konusunda evinizde veya iş yerinizde rahat etmelerini sağlayan en gerekli ve önemli yerdir.
Yurt dışındaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Yurt dışındaki ilk çalışmamız İsviçre’de bir konut, daha doğrusu site projesiydi. Burada bir sitenin tasarımın ve görsellerini yaptık. İkinci çalışmamız da Azerbaycan’da oldu. Orada devlette önemli mevkideki birine bizi önermişler o da bizi davet etti ve onun rezidansı ile ilgili görüştük.
Bir gününüz nasıl geçiyor? Yoğun iş temponuzdan sonra dinlenmek için neler yapıyorsunuz?
Ben her sabah güne namaz kılıp, şehitlerimiz ve peygamberlerimiz dahil herkese dua ederek başlarım. Aslında bu cevabı vermeden önce çok düşündüm, çünkü bu devirde bu cevap genellikle başka yerlere çekiliyor. Ancak, çoğunluğu Müslüman olan ama maalesef Müslümanlıktan soğutulmuş bir toplumuz. Dinimizi okumadığımız için her okuyanın maskarası olmuşuz. Kitabımızı okusak kimse bu ülkedeki insanları bu kadar kolay kandıramaz. Bir bakıyorsunuz kişi her gün dua ediyor ama Fatiha suresinin anlamını bilmiyor yani her gün Allah’la konuşuyor ama ne dediğini bilmiyor. Bence çok acı. Belki şansımdan belki merakımdan, Amerika’da kiliseye gidip o insanların dinlerine nasıl bağlı ve dinlerini nasıl doğru anlamaya çalıştıklarını görmesem, belki ben de değerlerime sahip çıkmazdım… Bu çok derin ve ülkem için çok üzüldüğüm bir konu… Konuya devam edecek olursak, günün devamında en az bir önceki günden hazırlamış olduğum programı uygularım. Genelde sabahları şantiyeleri gezerim ve öğleden sonralarımı müşterilerime ayırırım. Gerçekten günü yetiştiremediğim kadar yoğun olduğumuz dönemler oluyor. Ama ben mutlaka kendime zaman ayırmaya çalışırım. Aileme zaman ayırmaya çalışırım. Çünkü zaman çok hızlı geçiyor ve maalesef bizler bazen o yoğun tempoya dalıp hayatın içinde kendimiz için çok daha önemli olan şeyleri kaçırıyoruz. Mesela sağlık, aile ya da mutluluğumuz gibi… O yüzden mümkün olduğu kadar bunları atlamamaya çalışıyorum. Evime gelip her akşam bahçemi sulamak bile inanın inanılmaz rahatlatıcı. Ailemle zaman geçirmek, seyahat etmek, köpeğimizle ilgilenmek, hafta sonları aquascaping yapmak beni rahatlatan vazgeçilmez keyiflerim… Aslında tek bir hayatımız var ve ben bunu keyifle yaşamaya çalışıyorum. n
Temmuz, 2017
Mimari tasarım uzmanı mı arıyorsunuz?
Ankara İç Mimarlık firması olan Artera ailesi sizinle büyümeye devam ediyor.
Villa tasarımı, restoran tasarımı, kafe tasarımı, otel tasarımı, hastane tasarımı, spor salonu tasarımı ve iş yeri tasarımı gibi tüm işlerinizi, adınıza tasarımdan uygulamaya takip etmekte ve size anahtar teslim hizmeti vermekteyiz.